9 Kasım 2008 Pazar

Dondurun beni, baharda çözersiniz!

Cep telefonunu "Ne?" diye açmaya basladiysam kis gelmis demektir! O zaman beni daha fazla
sinirlendirmeyin. Kriyobiyolojiye basvururum, yazdan yaza görüsürüz!
Bitti iste!
Günes, ilik geceler, tisörtle sokaklarda dolasma, karpuz, balkonda uyuyakalip ister istemez
bronzlasma...
Ve firtinalar basladi.
Allah askina, sonbahar diye bir mevsim vardi eskiden, ne oldu ona?
Küresel isinma, doganin dengesi falan gibi geyiklere girmek istemiyorum ama, sizce de daha sert
mevsimler, daha tropikal yagmurlar, daha sevimsiz sicaklar görmüyor muyuz son yillarda?
Ben sevmiyorum kisi iste. Üsüyorum kardesim. Hayir burasi da Isviçre degil ki havalar sogudugunda
bahçede ates yakip, sicak çikolata içelim! Dünyanin yagmuru, çamuru sokaklarda. Her yil bin bir umutla,
dolar veya euro üzerinden son moda çizme aliyoruz, üç gün dayaniyor!
Ayrica benim vücudumda serotonin dengesizligi var. Bi-
Hm adamlari incelesin. Günesli günlerde gicik bir mutluluk kelebegi oluyorum: "Ne haber sekerim? Kotun
ne kadar hos, nereden? Ay hava ne güzel. Aksam ne yapiyoruz? Ay müthis bir kitap okuyorum. Isimi çok
seviyorum! Dünyanin en sahane baharat kavanozlari benim mutfagimda! Lay lay lom!"
Günes gidiyor, hava kapatiyorsa korkun benden!
Cep telefonunu "Ne?" diye açmaya basladiysam kis gelmis demektir!
Tam su kislari nasil çabuk atlatsam da, hep yazi yasasam diye egzotik seyahat planlan yapmaya
baslamistim ki, bilimin benim için çalistigini ögrendim.
Tom Cruise'un oynadigi Vanilla Sky filmini gördüyseniz, anlatacaklarima asinasmizdir. Efendim, son
yillarda çok popüler olan kriyobiyoloji adinda bir bilim dali var. Diyelim ki çaresiz bir hastaliga
yakalandiniz. Bu kriyobiyoloji ile ugrasan enstitülere basvuruyorsunuz. Onlar vücudunuzu özel yöntemlerle
donduruyor ve diyelim ki, 100 yil sonra "çözüyorlar"! Silkinip kendinize geldiginizde, o amansiz
hastaliginizin ilaci bulunmus oluyor ve siz tedavinizi yaptirip yasaminiza kaldiginiz yerden, sadece 100 yil
sonrasindan devam ediyorsunuz.
Tabii bu islemin gerçeklestirilmesi için hastalanmaniza gerek yok. Birçok zengin isadami, simdiden
öldükleri anda dondurulmalari siparisini vermis bile! Böylece ileride çözülüp, ölme sebeplerini de o
zamanin gelismis tibbi sayesinde ortadan kaldirarak, sonsuz hayata kavusmus olacaklar.
Siritip durmayin, simdiden bunu yapmis ve kendini dondurmus 100 kisi var!
Projenin tibbi yönden mümkün olamayacagi konusunda da bazi görüsler dolasiyor tabii. Söylenenlere
göre o kadar düsük isi, bazi hücreleri öldürüyormus.
Ayrica her sey basarili olsa bile 2000'lerde yasamis bir insan, diyelim ki 2150 yilinda aniden uyaninca o
hayata nasil uyum saglayacak? Uçan arabalar trafigi, uzaylilarla arkadas
olunmus, yaz tatillerinde Bodrum'a degil, Satürn'e gidiliyor... Böyle pratik ve psikolojik problemlerle nasil
bas edilecek?
Tabii iyi yönünden bakarsaniz torununuzun torununun torunuyla arkadas olma imkâniniz var ama...
Benim amaçladigim bu kadar uzun vade degil. Kepaze olurum valla. Anneannelere dönerim: "Evladim bu
alet ne? Nasil çalisiyor? Neresine basiyoruz? Oraya nasil gidiliyor? Çocugum bir yardim et bakayim, bunu
nasil sey yapiyoruz?"
Benimki daha mütevazi bir plan.
Ekim-nisan aylari arasinda dondurulmak istiyorum! Bahar geldiginde, günes açtiginda çözüverecekler.
Zaten hesaplamalarima göre bütçem de ancak buna müsait. Takdir edersiniz ki kriyobiyoloji maliyetli bir
dal.
Bir süredir bunun hayaliyle yasiyorum.
Ancak bu yaziyi yazarken aklima küçük bir pürüz takildi.
Kriyobiyolojiye göre, insan sadece bir kere dondurulup eritiliyor. Sebebi de bana göre çok açik. Hani
derin dondurucuya koydugun et, milföy hamuru falan da bir kere çözüldükten sonra bir daha
dondurulmaz, bozulup kokar ya...
Her sene dondur çöz, dondur çöz, ayni sey bana da olmasin?
Ben yine sicak bir yere tatile mi gitsem bayramda nedir?

Hiç yorum yok: