207
Ben de futbol yazdım!
Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi... Bunun sonu gelmez. Sabah kahvesi keyfî dağıtılmış, pembe diziler zaptedilmiş, evin her köşesi bilfiil işgal edilmiş, mutfak fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir! Böyle bir durumda bile yapmanızı istediğim şey azıcık sabretmektir. Ruh sağlığınızı korumanız için aşağıdaki tavsiyelerimi okuyun.
Lütfen dırdırlanmaymız!
Biliyorum, biz, yani kadınlar, genellikle futbol seyretmekten hoşlanmıyoruz. Pazar günlerinin futbola esir olmasından şikâyetçiyiz, evet.
Ayrıca, Greenpeace'de çalışabilecek, insanlığa başka konularda faydalan dokunabilecek, Televole'lerden anladığımız kadarıyla en azından şarkıcılık yapabilecek, gencecik, eli ayağı tutan 22 ada-
mm sabah akşam bir topun peşinde koşmasını beyhude bulmanızı da paylaşıyorum!
Sonra birinin o topu iki direğin arasına gerilmiş ağa takmasının, bunu sadece seyreden, konuyla doğrudan alakalı olmayan bir güruhun ömrünün en büyük mutluluğu veya yıkımı olmasını anlamamız zaten mümkün değil!
Ama gözünüzü seveyim dırdır yapmayın!
Dünya Kupası bu, az buz şey değil.
Evde olabilirler, kanepeyle bir bütün olmuş olabilirler; maçları, aynı maçların özetini, özetler üzerine yorumları ve yorumlar üzerine yorumları, yani 24 saat futbol seyredip, ken-208. di kendilerine bağırıp çağırıyor olabilirler.
Hatta daha kötüsü de olabilir. Bütün maçları kendileri gibi bir grup arkadaş getirerek seyredebilirler.
Bu da yetmiyormuş gibi, holigan misafirler için bira, kola, çay, patlamış mısır, sandviç, saatine göre kahvaltı, maçın sonucuna göre rakı sofrası talepleri olabilir.
Sabah kahvesi keyfi dağıtılmış, pembe diziler zaptedilmiş, evin her köşesi bilfiil işgal edilmiş, mutfak fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir!
Böyle bir durumda bile yapmanızı istediğim şey azıcık sabretmektir.
Farz edin ki bir ay boyunca marka giysilerde yüzde 90 indirim var. Farz edin ki, alışverişi televizyondan seçerek yapıyorsunuz. Farz edin ki, özellikle ayakkabılar sebil!
Ya, işte onun gibi bir şey.
Kontrol edilemez bir aşk, kutsal bir kardeşlik, bir MÜPTELA-LIK gibi yani...
Futbol topu yoksa golf oynasmlar!
Bazılarınız şimdi hemen "Ay nedir bu futbol merakı? Biraz voleybol, basketbola, şöyle daha hoş sporlara meraklı olsak ya!" diyecek.
Ey Türk kadını:
Gelişigüzel seçilmiş herhangi bir Türk gencinin ortalama fiziki özelliklerini alırsak, mesela basketbolda üstün başarı gösterme ihtimali nedir?
Amerika'da basketbolün bu kadar popüler hale getirilmesinin sebebi, biraz da zenci gençleri sokaktan, aylaklıktan uzak tutmak, onlara bir amaç, bir hayal vermektir.
Çünkü zencilerin fiziği basketbol için idealdir ve böyle bakıldığında neredeyse hepsinin dünya çapında olma şansı vardır.
Basketbola ben de bayılıyorum.
Hayatımda en yoğun şekilde spor karşılaşmalarıyla ilgilendiğim dönemler de 12 Dev Adam'a rastlar.
Basketin taze popülaritesi, başarılarımız, basket oynamaya başlayan gençler, hepsi harika.
Ama futbolun da Türkiye için, özellikle Anadolu'yu, varoşları düşünürsek gayet gerçekçi ve faydalı bir spor olduğu kanısındayım.
Aynı çevreler için golfu, tenisi, kayağı da çok pratik bulmuyorum!
Çünkü futbol, nihayetinde bir top ve dört büyük taşla, yani minimum bütçeyle, her yerde oynanabilen bir oyundur.
Tamam da biz ne yapacağız?
Gelelim evdeki fanatiklere.
• Onları hoşgörün.
• İlişkinizi gözden geçirmeyin. Kendinizi kaybedip sonradan pişman olacağınız bir şey yapmayın.
• Televizyonun önünden geçmeyin, maç sırasında futbol dışı gereksiz sorulardan kaçının.
• Futbolun saçmalığını, o anda oynanan maçın önemini tartış mak, kanal değiştirmeyi teklif etmek gibi fuzuli çabalarla kendinizi de adamı da yormayın.
209
210
• Birdenbire futbolla ilgilendiğinizi varsayın, maçları dikkatle izleyin, puanları takip edin. Hatta fîkstürü kesip buzdolabının üzerine yapıştırın.
• Her takımdan yakışıklı bir oyuncu bulup ona platonik bir aşk beslemeye başlayın! Maçları onu görmek için seyredin.
• Yalnız olmadığınızı unutmayın.
• Hiçbiri işe yaramazsa, Pasiflora, kava kava özü, kedi otu gibi bitkisel sakinleştiriciler var, onlari deneyin.
• Ve yakında bu çilenin, en azından bir süre için biteceğini aklınızdan çıkarmayın!
ONUN Arkadaşı var
Çağdaş toplumlarda evlilik, kadın için bir sürü eğlenceli şey de' mektir:
Beyaz, şahane bir elbise, güzel bir yüzük, kendi seçeceği eşya' larla dolu bir ev... Kadın, bekârlığında yaptığı, kendine özgü zevk' lerden hiçbirini rafa kaldırmak zorunda da kalmaz.
Arkadaşlarıyla görüşür, alışveriş yapar, kuaföre gider, kitap okur, film seyreder. Hatta arkadaşlarıyla akşamları çıkmaya devam eder, çünkü o şehirli ve özgür bir kadındır!
Ama modern erkek için, bekârlıkta yaptığı keyifler artık bitmiştir.
Çapkınlık yapamaz, çünkü yasaktır.
Gece çıkıp arkadaşlarıyla içki içmeye gidemez, çünkü karısı izin vermez, zira o şehirli ve özgür olmayan bir erkektir!
Futbol seyredeceği zamanlar kısıtlanmıştır çünkü karısı sıkılır.
Makreme yaparak da oyalanamayacağına göre...
Erkek için geriye bir tek ilgi alanı kalır: Arabası.
Ve erkekler, özellikle evlendikten sonra, hayatlarındaki diğer boş' lukları arabalarıyla duygusal bir bağ kurarak doldururlar.
GAYET CIDDIYIM! - Gülse Birsel | Alıntıdır
7 Kasım 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder