9 Kasım 2008 Pazar

Yanaginda bir beni mutlaka olsun!

Bunu da yasadim sevgili okuyucular. Sadece sirtimdan bir ben aldirdim, ama "estetik operasyon geçiren
ünlü" psikolojisine artik vakifim.
Sirtimin alt kisminda, büyükçe bir ben vardi kendimi bildim bileli. Lüzumsuz bir sey.
Gavurda "beauty mark" derler benli insanlara teselli armagani olsun diye. Yani "güzellik isareti".
Benim belimdeki hiç öyle güzel müzel degildi iste. Yillar geçtikçe de büyüdü mü ne... Aldirayim gitsin
dedim.
Bu arada mesaj verelim, benlerinizi kontrol ettirin arkadaslar, ne olur ne olmaz, günes eski günes degil.
Her neyse.
iste o andan itibaren insan estetik ameliyat isinin ne tür bir illet oldugunu kavramaya basliyor. Bir kere
kestiren bir daha iflah olmuyor ya. Burun ameliyatini botoks izliyor, dudaga silikon, sonra kas asma, is
çigirindan çikiyor...
(Gizlilik de önemli tabii. Herkes Zeynep Özal degil ki, aslan gibi çikip "Sunu sunu yaptirdim, alin bir de
fotografim" diye açiklasin.)
Ben de basladim hemen: "Aldirmisken su sirtimda, kolumun
kenarindaki ufak olani da aldirsam mi?" falan derken, is geldi burnumun üzerindeki bene kadar
dayandi.
Dikkatli seyirciler bilecektir. Burnumun sol kanadinda, tam hizma olmasi gereken yerde bir ben var.
Hayatimda beni hiç rahatsiz etmemis, hatta sag olsun, sevenler tarafindan "Ne güzel, hizma gibi, çok
egzotik" seklinde nitelendirilmis. Egzotik megzotik olduguna inanmasam da, Cindy Crawford'in beni
muamelesini yemesem de, baris içinde yasadigim bir parçam olmustur...
Ta ki televizyon isine girene kadar.
Egzotik sevmiyoruz, pürüzsüz olsun!
Bu gösteri dünyasi insani paralar! Herhangi bir iste çalisirken, fiziginizle ilgili alacaginiz en açik yorum:
"Sana pantolon, etekten daha çok yakisiyor" türü bir üstü kapali "Bacaklarin çarpik kardes!" imasidir.
Televizyon dünyasindaysa yapimcilar, yönetmenler, mak-yözler açik konusurlar: "Bu isi yapmak için en
az bes kilo vereceksin, saçina bir sey yaptir böyle olmaz, kaslar da berbat!" falan gibi.
Bana böyle bir yorum gelmedi açikçasi. Ama kendimi televizyonda görüp: "Yahu su beni aldirsak mi?
Örtücü masrafindan da kurtuluruz! Eeheheh" dedigim bir gün, ekibimden "Valla bir sey kaybetmezsin!"
seklinde çatlak sesler çikinca, "Acaba mi?" dedim!
Muhtelif çap ve ebatlardaki benlerimden kurtulmak için, ünlü estetik cerrah Osman Oymak'in kapisini
çaldim.
Oymak, normal sartlarda ben almak falan gibi uyduruk islerle ugrasmiyor. Genellikle kapidan girenler,
doktorun müdahalelerinden sonra, iyi manada, taninmaz hâlde çikiyorlar.
Ancak benim özel bir durumum var: Osman Oymak beni 4 yasimdan beri taniyor, çünkü agabeyimin
yakin arkadasi. Onlar Tip Fakültesi'nde okurken, birlikte ders çalistiklari dönemde
kendilerini çok rahatsiz etmisligim, mikroskop altinda inceledikleri preparatlara "O ne? Bu ne?"
seklinde çok adamisligim vardir. Hatta birkaç sene önce, kazik kadar hâlimle, kendisine, kalabalik bir
ortamda agiz aliskanligi "Osman Agabey" diye hitap ettigim için, o belimdeki beni alip, alnima dikmek
istiyor da olabilir! Ama Hipokrat yemini var, dolayisiyle güvendeyim.
Bir estetik cerrahi ziyaret edip, ayni anda, iyi kötü ünlü biri olmanin en rahatsiz edici tarafi: Size bakip
oraya ne için geldiginizi tahmin etmeye çalisan diger hastalar.
Ameliyathaneye giderken de mecburiymis, o ameliyat geceliklerini, kâgit terlikleri falan giyiyorsun.
Ben o kâgit gecelikle dolastikça, herkes merakla bana bakiyor. E ben de olsam ben de bakarim. "Yok
kardesim, öyle estetik ameliyat degil, ben aldiracagim sadece" desem, kim inanir o hâlimle?
Operasyon basariyla gerçeklesti. Bu esnada burnumdaki benin alinmasindan da oybirligiyle vazgeçtik.
Bir süre hafif iz kalirmis, zaten gerek de yokmus. Tabii yahu, egzotik egzotik! Bu televizyoncular ne anlar!
Kemik eklettim, simdi moda!
Bir hafta sonra Oymak'in ofisindeyim. Bekleme odasi çok eglenceli. Herkes birbirini kesiyor. Yüzümde
herhangi bir ameliyattan iz olmadigi için, en çok merak edilen benim. Çok mu basarili bir ameliyat acaba?
Yoksa vücuttan yag aldirma falan mi?
Bir an hanimlarla sohbet açip azicik havami bulsam mi diye düsünüyorum. "Benimki burun ameliyati ama
silikondan kemik eklettim. Daha kisilikli oldu. Osmanli burnu, çok moda. Egzotik olsun diye bir de ben
koyduk!" falan diye. Ama tanidik doktor, ayip olur.
En sonunda hemsire gelip beklenen soruyu soruyor: "Sizin neydi?"
"Operasyon geçirdim, kontrole geldim" diyorum, esrarengiz bir tavirla.
Çit çikmiyor, herkes bana bakiyor.
Hemsire de merakli: "Nerenizden?"
Bir es verip "Belimden" diyorum.
Merak artiyor, hissediyorum. "Belinden? Belini mi inceltmis? Tiraslatmis mi acaba?!" Öyle bir ameliyat
var mi, onu da bilmiyorum gerçi.
Hemsire tekrarliyor: "Belinizden?"
"Bir ben vardi, onu aldirdim da" diyorum ve hayal kirikligi içinde kalan bütün "artik güzel" hastalari
ardimda birakip dikislerimi aldirtmak için odaya dogru yürüyorum.
Bu ünlüler, hani kalçadan yag emdirip, "Kist aldirdim" diyorlar ya. Ben es dost üzülmesin diye,
gerçekten kist aldirsam, "Kalçamdan yag emdirdim, estetik ayol, ciddi bir sey degil" falan diye yalan
söylerim.
Ama insan yasayinca anliyor vallahi.

Hiç yorum yok: