Seffaf, gri bir sürüngen. Atalari kadar büyük degilse de sinir bir sey. Ve benim pesimde. Hissediyorum!
Önce Bodrum'da karsilastik kendisiyle. Malum kirlik yer, börtü böcek bayram ediyor. Balkon kapilarinin
birinde, ahsap çerçevenin birkaç milim yamuldugu bir yer bulmus, girmis.
Isaret parmagim kadar, seffaf gri bir sürüngen! Kertenkelelerin iyi özelligi: Zararsiz olmalari.
Kertenkelelerle ilgili kötü özellikler listesi: Çirkinlikleri, çok hizli hareket etmeleri, her delikten geçmeleri,
her yere tirmanmalari, sürüngen olmalari, böcek öldürücüye bana misin
dememeleri.
Bu son özellik tarafimdan defalarca denenerek yazilmistir.
Yani kulaktan dolma degil, bilimsel bir bulgudur.
"Ejder"le Bodrum'da üç gün birbirimize dünyayi dar ettik.
Kendisinin varligini kesfettigim aksamdan itibaren yaptigi
miz organize av çalismalari basarisizlikla sonuçlandi.
Suratta meymenet yok!
Bir yerde durmuyor ki herif. Her defasinda ayri odada, münasebetsiz yerlerden, ayakkabilarin içinden,
perdenin arkasindan ani çikislar yapiyor. Ayni seyi bir kedi, bir civciv, ne bileyim sevimli bir hayvan yapsa
basimin üstünde yeri var. Ama Ejder'in suratinda meymenet yok. Bir de böcek öldürücü kimyasal
silahlara verdigi tepkiler var ki, zannedersin üzerimize atlayip bogazimizi sikacak.
Üçüncü günün sonunda, bir kovalamacanin finalinde, Ejder, geldigini tahmin ettigimiz yerden ayni
yöntemle kivrila büküle disari çikti! E kardesim, madem yolu biliyordun, derdin neydi?
Hikâyenin geri kalani çok tuhaf.
Toplanip Istanbul'a geldik. Aradan birkaç gün geçti, ve, evet dogru tahmin, banyoda Ejder'le burun
buruna geldim!
Dikkat ediniz. Oturdugum ev Istanbul'un göbeginde, cadde üzeri ve dördüncü katta!
Açikça anlasiliyordu ki, Ejder bizi takip etmisti! Belki intikam pesindeydi, belki niyeti iyiydi ve evcil
hayvanimiz olma ihtiraslari vardi, bilmiyorum. Merak konusu, denizi nasil astigiydi.
Banyonun tavaninda öylece durup bana bakarken, çözümün diyalogda olabilecegini düsündüm.
"Bak Ejder," dedim, "biz bu hafta sonu Çesme'deyiz.' Dönüsümüze kadar ey senin. Gez dolas,
Istanbul'un tadini çikar. Ama döndügümde seni burada görmek istemiyorum!" Sessizce dinledi.
Ne yazik ki dönüste Ejder'i yatak odasina yerlesmis buldum. Kisa bir tartismadan sonra is büyüdü.
Vahsi bir takip sonunda, Vogue dergisinin bes yüz sayfalik "sezon modasi özel" sayilarindan biri Ejder'in
sonunu getirdi.
Yatagin altinda Ejder bir yanda, kopmus kuyrugu öteki yanda öyle kalakaldi(lar).
Ejderler ölmez!
Kertenkelelerin bir baska kötü özelligi: Kopan parçalar tek basina hareket ediyor!
Bu manzarayi daha fazla seyretmektense, cesedi ortadan kaldirma islemini zarif esime birakirim plani
yapip, yetismek zorunda oldugum bir randevuya gittim...
Gece yarisina yakin. On bir buçuk sulari. Eve dönmüsüz. Süpürge, faras, gazete kâgidi. Ceset ortadan
kaldirilacak.
Fakat o da ne?
Ejder yok! Kuyruk orada, ama Ejder yok!
Ara, tara, yer yarilmis içine girmis. "Yarali, fazla uzaga gidemez" diye düsündüm ama keyfim de kaçti.
Ertesi sabah Beyrut'ta bir türlü yakalanamayan Komodo Ejder'inin haberi çikti gazetelerde. Hani su
kedileri, köpekleri yiyen.
Lübnan yetkililerini aramak istedim: "Yakalarsaniz, sakin öldü diye ortada birakmayin. Bunlar korku
filmlerindeki gibi tekrar tekrar canlaniyorlar" demek için.
Ejder aramizda, biliyorum. Karincalarla, yapraklarla besleniyor, yaralari iyilesiyor, onu asla
bulamayacagimiz bir delikte büyüyor ve güçleniyor. Aklinda da tek düsünce var: Intikam!
Korkuyorum...
Sezon açildi, iste giymeyecekleriniz!
Yillarca moda dergisi çikardik. Artik gerçekleri söylemenin zamani: Moda insana yakisan degildir, biir!
Zaten eger öyleyse, bu sezon çira gibi yandiniz, ikii!
Bazaar dergisini çikardigim günlerdi.
Her sezon basi bir moda programi arar: "Sezon modasi hakkinda röportaj yapacagiz!"
"Aa tabii," diye hiç nazlanmadan kabul edersin. Derginin reklami olacak bir kere. Ayrica da moda
dergisi editörü oldugunu kirk yilda bir hissedeceksin.
Bizde moda dergileri ofisleri öyle sizin yabanci dizilerde gördügünüz gibi falan degildir.
Bir kere en baba derginin kadrosu alti yedi kisidir! O alti yedi kisi, özellikle derginin hazirlanmasina
yakin günlerde, ofiste, bir büyük masanin etrafindaki yerlerinde oturup yazi yazarlar. Öyle sekreterler,
asistanlar, etrafta mankenler, Sex and the City'deki gibi ünlü markalarin gönderdigi kiyafetler filan hak
getire.
Masanin etrafinda toplu halde haril haril yazi yazar, birbirine laf atar, dedikodu yaparsin. Ögle yemekleri
de vakit ve nakit kitligindan çogu zaman sandviç, salata, simit-peynirle falan geçistirilir.
Yani bilgisayarlari kaldir, dikis makinesi koy, overlok-son ütü atölyesinden hallicedir o havali dergilerin
hazirlanma ortami!
Onun için bir televizyon programi röportaj falan istediginde sak diye kabul ederdik.
Röportaj var, mizanseni hazirlayalim!
Saçlari yaptirir, en moda mesajli kiyafetleri çeker, genellikle sirketin önde gelenlerinden birinin havali
odasini ödünç almak ve masanin üzerine derginin son sayilarindan koymak suretiyle dekor yaparsin. "Ve
iste Gülse Hanim, Bazaar dergisinin filancasi" dediklerinde, en sik hâlinle, manzarali "odanda" sanki on
binlerce dolar maas aliyormus ve moda dünyasini avucunun içinde tutuyormus gibi havalarla demeçler
verirsin!
Ve maalesef senin hevesinin aksine, gelen muhabirin modanin m'siyle ilgisi bile olmaz!
Bu sezon ne giyecegiz sohbetinden hemen sonra, muhabirin zekâ ve muziplik piriltilariyla dolu yüzünden
anlarsin ki, ebleh soru geliyor: "Moda insana yakisan midir?"
Hadi n'olur evet de! De ki yüzyillardir ayni demode seyleri giyen insanlar "E ben de yakisani bulmusum,
o zaman moda budur" desin, mutlu olsun!
Bir gerçegi açikliyorum!
Moda insana yakisan degildir! Gerçekten degildir!
Bana en çok Ispanyol paça pantolonlar, dar gömlekler ve platform topuklu ayakkabilar yakisir mesela.
Ama bu yil asla moda degil, giyersem de komik olurum. Ee, moda insana yakisan mi oldu simdi?
Bu klise lafi gerçekçi biçimde düzeltiyorum:
Moda bir endüstridir, bir tasarim alanidir, ekonominin önemli bir parçasidir. Sokaktaki kadin için de,
sezonun çizgilerinden kendi vücut tipi, yasi ve bütçesine en uygun olan
parçalari edinmeye çalismak, bu esnada da Milla Jovovich'e çok benzediginin hayalini kurarak mutlu
olmaktir!
9 Kasım 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder