Insanoglunun varolusundan itibaren, güçsüzlerin yok olup, güçlülerin kalmasi süresince, binyillar boyu,
yüksek kalorili,
yagli yiyecekleri tercih edenler, yani "kebapçilar, tatlicilar" hayatta kalmislar. Çünkü digerleri, hani
enginar mengi-nar sevenler, vücutlarinda yag depolayamadiklari için, kitliklar sirasinda ölüp gitmisler.
Yani hepimiz, yagli seven oburlarin torunlariyiz ve bunun için bugünlere gelebildik.
Hos, bundan sonrasi için doktorlar tam tersini söylüyor, o da ayri. Yine de artik kaymakli kadayif
yerken daha az vicdan azabi duyacagim. Genetik iste kardesim! Hem yarin öbür gün bir kitlik, bir sey
olur, insan neslini biz devam etti-
— ririz falan...
Hanimlar, kalça bölgenizde biriken fazla kilolariniz caninizi mi sikiyor? Hiç üzülmeyin, "Içgüdü"
belgeselini seyredin!
Basenlere takmayin, cazibe isareti!
Hani o bayildigimiz Kate Moss'lar, efendim, siska mankenler var ya. Onlari hiçbir erkek begenmiyor
farkinda degiller! Neden? Çünkü erkekler, birlikte olacaklari kadinlari seçerken içgüdüsel olarak, ince
belli, ama genis kalçali olanlari tercih ediyorlar. Çünkü binyillar, öyle kadinlarin daha dogurgan oldugunu
gösteriyor. Onun için basenlere takilmayin, yemenize bakin!
Es seçerken baska bir ilginç durum daha varmis genlerimize yazili olan. Newcastle Üniversitesi'nde
yapilan bir arastirmada, bir grup kadindan üç gün boyunca ayni tisörtü giymeleri istenmis. Sonra da bu
tisörtler farkli erkek deneklere koklatilmis ve hangisinin en güzel koktugunu düsündüklerini söylemeleri
istenmis.
Yüzde yüze yakin bir oranla, erkekler, kendi bagisiklik sistemlerinden en farkli olan sisteme sahip
kadinlarin tisörtünü seçmisler. Çünkü farkli bagisiklik sistemlerine sahip anne babadan olan çocuklar,
hastaliklara karsi daha dirençli olurlarmis ve insanoglu farkinda olmadan, nesillerin gelisimi için, bu seçimi
yaparmis.
Üç gün boyunca giyilmis yüzlerce tisörtü koklamak zorunda birakilan erkek deneklere ne kadar para
ödendigi arastirmada yazmiyor! Ama ben merak ettim.
Böyleyim iste, abuk subuk seylere takiliyorum. Sivriyim. Ama benim hatam degil.
Küçük çocuk yaramaz, büyük çocuk uslu!
Efendim, ben ailenin küçük çocuguyum.
Açikliyorum. "Içgüdü" belgeselinin "Kazanma Hirsi" bölümünde söyle deniyor: "Çocukken, hayatin ilk
yarisi olarak,
en faydali kaynak, yani anne babanin ilgisi için kardeslerimizle yarisiriz."
Bu yarista gözlemlenen de suymus: Küçük çocuklar bunu, çiglik atma, asiri hareketler, yaramazlik,
soytarilikla basarmaya çalisirken, agabey ve ablalari da silah olarak "Sabirla beklemek, uslu olmak,
yardim etmek veya sevdigini söylemek" gibi taktikler kullaniyorlarmis. Bunu tamamlayan bir arastirmada
da, ilk dogan çocugun radikal düsünceli, çilgin, yenilikçi olmasinin, küçük kardeslerine göre daha düsük
bir ihtimal oldugu bulunmus.
Böylece benim niye kafadan kontak, agabey ve ablaminsa niye akli basinda, sakin, dogru düzgün
insanlar oldugu da ortaya çikiyor! Her seyin basi bilim vallahi.
NTV'de yayinlanan "Içgüdü" sayesinde kendimle baristim diyebilirim!
Siz de seyredin, sonra beni hatirlarsiniz.
Bakin orijinal internet sitesinin adresini de veriyorum burada:
http://www.bbc.co.uk/science/humanbody/tv/huma-ninstinet/
Eh, bu köse yazisinda verdigim hizmet de, benim, baska insanlara yardim içgüdümün bir göstergesidir.
Ki, bu konu internet sitesinde var.
Bir bakin bakalim.
9 Kasım 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder