Üç yasindayim. Lambalarin etrafina kâgit sariyoruz. Acaba yilbasi gecesi gibi bir sey mi bu "karartma"?
Annemler "Hatirlamana imkân yok" diyorlar.
Aslinda haklilar, çünkü üç yasmdaymisim. Ama bal gibi hatirliyorum iste.
Belki hatirladigim bölük pörçük karelerle, sonradan anlatilanlar bir araya gelip hikâyeyi
tamamlamislardir.
Yazliktaydik. Aksam üstü, benim pek anlam veremedigim bir hareketlilik basladi. "Karartma var" deyip
duruyorlardi etraftan. Kâgitlar alinip, balkonun, bahçenin lambalari kaplandi.
Yilbasi gecesi gibi bir sey miydi bu karartma? Etraf kâgitlarla süslendigine göre...
Sonra söyle dediler sanki, hayal meyal hatirliyorum: "Bu gece bir oyun oynayacagiz. Hava kararinca
isiklari kapatip, evin içine girecegiz. Evde de isik yakmayacagiz. Sanki elektrikler kesilmis gibi. Bir de
televizyonu açmayacagiz, gürültü yapmayacagiz."
Bayildim bu ise.
Aksam oldu, evin içine girdik. Salonda oturuyoruz. Benim nesem yerinde, kikirdayip duruyorum. Oyun
ya bu.
Annem, babam, ablam öyle degil ama. Gerginlikten patlayacak gibiler.
Meger agabeyim gelecekmis Bulgaristan'dan o gece.
Agabeyim arada sakalli, arada sakalsiz, bazen John Lennon gözlükleri takan, Ispanyol paça pantolon
giyen, gitar çalan, uzun boylu bir adam benim gözümde! Arada ortadan yok olup sonra yine geliyor.
Üstelik de hediyelerle! Nereye gittiginden çok hediyeler ilgilendiriyor beni! Dedim ya, üç yasindayim.
Her dakika seyahatte. Milli voleybolcu çünkü. Ikide bir Balkan ülkelerine, oraya buraya maça gidip
duruyorlar.
Ama bu defa, tam da gecesi.
Annem söylenip duruyor: "Tam sirasiydi maçin. Havalimani kimbilir açik mi degil mi? Ne olacak bu
çocuklar? Nasil gelecekler?" diye. Daha kötü ihtimalleri kimse dillendirmiyor.
Meger benim uzun boylu adam sandigim agabeyim de, daha on sekiz yasindaymis o zaman!
Sonra aniden bahçe kapisinin gicirdadigini duyuyoruz ve evet, agabeyim, kapida, bavulu ve paketleriyle
firça atiyor: "N'oluyor yahu? Niye kapandiniz içeri? Amma korkaksiniz ha!"
Annemlerin rahatlama dozundan anliyorum ki, büyük badire atlatilmis.
O zaman korkmaya basliyorum.
Sessizce çikip balkonda oturuyoruz. Yan evlerde karanlikta bahçelerde oturan komsulardan bir iki
sohbet, karsilikli ki-kirdemeler, yavastan gevseme.
Hayatimdaki ilk, ve umarim, son savas anim.
Bagdat'ta yasananlari Körfez Savasi'yla baslayan bir canli yayin eglencesi havasinda seyrediyoruz.
O yillarda bir CNN muhabirinin "Bizden ayrilmayin" amaciyla,
yanlislikla söyledigi gibi: "Bu savas reklamlardan sonra da devam edecek!"
Ne gariptir ki 1974'ten beri ne kansere çare bulundu ne Afrika doyuruldu.
Ama artik karartma falan yetmiyor insanlari bombardimandan korumak için.
Artik istedigin yeri, istedigin zaman bombalayabilecegin uydu resimleri, özel isiklar, kameralar,
siginaklari patlatan gelistirilmis füzeler var.
Öyle lambalarin etrafina kâgit sarmakla kaçamazsin.
Helal olsun! Dünya medeniyeti kendisiyle ne kadar gurur duysa az!
9 Kasım 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder