7 Kasım 2008 Cuma

GAYET CIDDIYIM! - Gülse Birsel | KELEBEĞİN ÖMRÜ

Zaman göreceli bir kavram.
Mesela kelebeklerin ömrü, bir gün!
Yaşlı bir kelebek, genç olana nasıl öğüt veriyordur acaba?
"Bak yavrum, ben sabahtan beri buradayım. Yani dile kolay, bir ömür! Yaşamım boyunca, bir tek şey öğrendim: Hayat çok kısa, ya-şamaya bak!"
Ya da tam tersi. Yaşlı bir kaplumbağa...
"Şimdi bak, genciz o zaman. 114 yaşımın baharı! Bebek gibi bir Caretta Caretta flörtüm var. Kız, mevsimlik, gelir giderdi, Patara'da yazlıkçıydı bunlar! Şimdi böyle yavaşladığımıza bakma, o zamanlar cıva gibiyiz. Kanım deli, yerimde duramıyorum. Kimse hızıma yeti' şemiyor!"
Ne var? Zaman gibi, hız da göreceli bir kavram!
En güzel hayvanların deniz altında yaşıyor olması büyük haksızlık değil mi?
Mesela, at, çok kocaman olması hariç, güzel bir hayvan olarak kabul edilir. Denizatı, bütün bu güzellikle birlikte bir de minyondur.
Rengârenk balıklar, denizyıldızları....
Karada ne var? Fare, kırkayak, bukalemun!
Özellikle iç içe yaşadığımız hayvanlar en çirkinleri: Uyuz sokak köpekleri neyse, evimizi sahiplenen karasinekler, hamamböcekleri, güveler...
Bilim adamlarına göre, hayvanlar yaşadıkları yerin ortamına benzemeye başlıyorlar. Yani ağaç tırtıllarının, o ağacın yeşili olmaları gibi.
Bilemiyorum ama, ben hiçbir hamamböceğinin fiziki özellikleri kötülüğünde dekore edilmiş bir ev görmedim!
Yani biraz oymalı kakmalı, lüzumsuz desenli, rüküş bir böcek olsa yine kabullenirdik ama...
Belki de, sevilmediklerini bildiklerinden kompleks içindeler ve ruhlarındaki bu kötülük yüzlerine yansımış!
Yani, kedilerle güzel köpekleri saymazsak, eli yüzü düzgün bir hayvan görmek için ya safariye gitmek ya da dalmayı öğrenmek gerekiyor.



GAYET CIDDIYIM! - Gülse Birsel | Alıntıdır

Hiç yorum yok: