9 Kasım 2008 Pazar

TELEVIZYON DÜNYASI - YARISMALARA KAPTIRANLAR

Bence çogu insanin, hayatinda en korkunç durumlara düstügü yerler televizyon yarismalari.
Ünlüler öyle degil. Bir kere çogu zaman sans yarismalarina falan baskalari adina giriyorsun, ya da gelir
bir hayir kurumuna bagislaniyor falan. Yani bir iddia söz konusu degil.
Ama ünlü olmayip bilgi yarismalarina, kültürüne güvenip girenler, çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar.
Çünkü o anda televizyon seyreden kimsenin seninle ilgili daha önceden olusmus bir fikri yok.
Heyecanlanip salaklasti-gin anda, Türkiye Cumhuriyeti halkinin hafizasina o sekilde kazinacaksin. Ha,
ondan sonra kafan kizar albüm çikarirsin, ünlü olursun baska. Ama genellikle böyle olmuyor!
-Kendinizi tanitiniz.
-Ben profesör doktor bilmemkim. Mikrobiyoloji dalinda bir numarayim. Briç ve satranç oynarim, pipo
içerim.
-Çok güzel. Ilk soru, Istanbul'un fethi hangi yil?
-Bi.. 1354, ah ne dedim?!
-Yanlis, 1453, güle güle.
Bütün Türkiye ekran basinda "Aptaal dooktor, aptaal doktor," yapacaktir! Ondan sonra istedigin kadar
satranç oyna, bittin.
Bir de yarismadan hemen önce yarismacinin yakinlarina danisilir.
"Güveniyor musunuz? Sizce basarili olacak mi?" derler.
Akrabalar da çaresiz:
"Evet, kendisi gerçekten çok bilgilidir. Kesinlikle güvenimiz tamdir yani" falan diye cevap verir. E böyle
deyince, adam yarismada rezil olursa sen de rezil oluyorsun!
-"Valla bence gayet orta zekâli, normal bir insandir. Heves etmis. Ben katilma dedim, dinletemedim.
Kalktik geldik. Yani mucize bekliyoruz," de, çekil!
Kazanamazsa, "Ben dediydim" dersin, halk da, "Bak yenge akilli, dediydi bu salak kazanamaz diye"
seklinde düsünür, havandan geçilmez.
Televizyon yarismalarina kendinizi kaptirmayin.

Hiç yorum yok: