SUYA GİRSEk?
Deniz mevsimi geldi, işkence başlıyor.
Deniz kenarında göbeği içe çekerek dolaşmak, gölgede kitap okumak, havalı görünen aktivitelerdir.
Karizmanın darmaduman olması denize girmeye karar verme anıyla başlar.
Suyun kenarına gittiğiniz an, "sahnedesiniz" demektir.
Çünkü ya denize karşı oturma açısından, ya da yapacak daha iyi bir şeyleri olmadığından, güneşlenen insanlar, denize giren insanları seyrederler!
Ayaklarınızdan suya girmeye başladığınızda, kritik karar anı gelir çatar.
Su buz gibidir!
\a titrediğinizi çaktırmayarak, bu yavaş yavaş belinize doğru çıkan soğuk sudan zevk alırmış gibi yapıp, devam edersiniz. (Ki bu su içinde yürüyüş hareketi bile tek başına karizmayı bitirebilir.) \a da seyredenlere rezil olmayı kabul edip, şemsiye gölgesindeki güvenli şezlongunuza geri dönersiniz!
Geri dönerken, bağırarak "Aaa, mümkün değil, çok soğuk, daha mevsimi gelmemiş" gibi ciddi tespitler yapmak veya "Ay, yüzme gözlüğüm evde kalmış, lenslerimi çıkarmamışım" gibi bahanelere sarılmak, artık pek tutulmamaktadır.
Ayağı suya soktuktan sonra, biraz aynı derinlikte, enine dolaşıp, midye kabuğu, taş toplama numaralarından sonra geri dönmek, benim tecrübelerime göre daha inandırıcıdır!
Havuzlardaysa denizdeki gibi sanki su yavaş derinleştiği için ağır ağır giriyormuşsunuz numarası da yapamazsınız.
Atlamanız lazımdır!
Havuz kenarında, derin düşüncelere dalmış süsü vererek dolaşıp cesaret toplamaya çalışırken, on defadan dokuzunda, yerdeki güneş yağına basıp kayılır.
Düşseniz de, akrobatik hareketlerle kendinizi toparlasanız da rezil olursunuz.
iyisi mi yerinizden kalkmayın!
GAYET CIDDIYIM! - Gülse Birsel | Alıntıdır
7 Kasım 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder