Ev kadınlarıyla iş kadınlarını karşılaştıran, evin insanı yutma-sıyla ilgili yazım tahminimin üzerinde ilgi gördü. Ben Ev Kadınlarını Koruma ve Güzelleştirme Derneği'nden (!) kınama beklerken, özellikle ev kadınları, e-mailler, hatta telefonlarla, yazıyı çok beğendiklerini, erteledikleri planlarını gerçekleştirmeye karar verdiklerini ilettiler.
Umarım yazıdan, iş kadınlarının hayatının bir gül bahçesi olduğu sonucu çıkmamıştır.
Çünkü değil.
Geçen yazımdan sonra bedbaht olan ev kadınlarının yaşadıkları hayatın çok da fena olmadığını bilmeleri için yazılmıştır... Ve iş kadınları... Tatil yapamıyorsanız üzülmeyin. Koyun kapının önüne bir koltuk. Sabahtan akşama kadar çay içip etrafı seyredin! Çok iyi gelecek.
28 Vakit olsa dükkân sizin!
Oturdum, üşenmeden hesapladım. Kitap okumak, sinemaya gitmek, arkadaşlarla görüşmek, kocamla ilgilenmek, gezip tozmak, sağlık kontrollerimi yaptırmak, dergi okumak, televizyona bakmak veya öylece boşluğa bakmak için günde sadece bir buçuk saatim var! E-mail'lere niye cevap yazamadığımı matematiksel olarak kanıtlamış bulunuyorum.
Okuyucular ve g.a.g. seyircileri bozuk atıp duruyor:
"Size üç kere e-mail çektim, hâlâ lütfedip bir cevap yazmadınız. Teessüf ederim, insan ünlü olunca böyle oluyor demek ki!" rastladığım en yaygın sinirlenme kalıbı.
Özellikle "ünlü olma" bölümündeki hayal gücüne hayranım.
Gözümün önüne geliyor: Altın rengi, saten bir tuvalet giymişim. Aynı renklerdeki kocaman salonumda kırmızı kadife bir Josephine koltuğa uzanmışım.
Caz çalıyor. Önümdeki pufun üzerinde de havyarlı kanepeler var.
Elimde bir bardak şampanyayla menajerime (o kimse) çemki-riyorum!
"Gülse Hanını lütfen (ü değil, dikkat edeniz, şapkalı u). Hayranlarınız cevap bekliyor günlerdir."
"Offf. Çok sıkıldım şekerim. Okuyucu parçaları, seyirci parçaları! Beklesinler ayol! Onlarla mı uğraşıciim. Ayrıca bu şampanya da ısındı. Nöbetçiler!"
Umberto Eco (ki kendisinin romanlarını, özellikle Faucoult-'nun Sarkacı 'm fenalık geçirerek bitiremeyen ben, makale ve denemelerinin hastasıyımdır) bir yazısında, bir yılını dakika dakika nasıl geçirdiğini hesaplamıştır.
Sonuç olarak bu büyük yazar, akademisyen ve düşünüre, kendisi için, günde sadece l saat 40 dakika kalmıştır.
Eh fena da değil.
E-mail'lere neden cevap veremediğimi burada, aynı yöntemi kullanarak yanıtlayacağım. "Çalışan, çağdaş, bakımlı ve evli bir kadın" olmanın tüm gereklerini de yerine getirmeye çalışarak.
Dersimiz: aritmetik
Siz de bu gruptansanız, gelin birlikte toplayalım:
Bir yıl 365 gün, yani 8760 saat.
Günde sekiz saat uyku, 2920 saat.
Kahvaltı yirmi dakika, öğle yemeği bir saat, akşam yemeği l saat 20 dakika diyelim. Yılda aşağı yukarı 970 saat eder.
Duş, saç kurutma, tuvalet, diş fırçalama vesaire, günde yarım saatten, 182,.S saat,
Sabah giyinmek, akşam soyunmak, sabahları ne giyeceğine karar vermek, günde 40 dakikadan, 243 saat.
Günde yedi saat çalışma, yani full time bir iş, Hafta sonunu saymayalım, haydi bayram, yılbaşı, yıllık izm, 220 gün çalıştık diyelim, 1540 saat eder.
29
30
Şimdi kadın olmanın farkını yaşayalım, bir sürü angaryay-
Çağdaş kadın spor yapar, kuaföre gider, makyaj yapar.
Spor: Haftada üç gün bir saatten, 156 saat.
Kuaför: Sadece kesimden kesime, boyadan boyaya uğradığınızı varsayarsak, manikür, pedikür ve diğer mecburi ve can sıkıcı bakımlarla, iki ayda bir dört saatten, yılda 24 saat.
Makyaj, bakım: Nemlendirici, makyaj, günde yarım saat, akşam silmesi ve gece bakımı, on beş dakika. Yılda toplam 274 saat!
Alışveriş: Zevk için yapılanı değil, mecburiyi hesaplayalım. Erzak alışverişi ve hediyeler de dahil, haftada üçten, 156 saat.
Ev sorumluluklarına gelelim. Evli bir kadın ya bu.
Temizlik, yemek yapma, derleme toplama: En iyi ihtimali, bir yardımcı olduğunu düşünelim. Yine de ufak tefek işler, sofra kurma kaldırma, şudur budur, günde bir buçuk saatten 547,5 saat.
Trafik: İşe gidiş geliş, en şanslımız için bile, günde bir saatten, yılda 220 saat.
Gazete okumak: Haber alma özgürlüğü. Günde yarım saatten, 182,5 saat.
Yani, evli, çocuksuz, üstelik de yardımcısı olan, herhangi bir çalışan kadının, sadece gerekli işleri yaptığında, yılda harcadığı zaman 7415,5 saat!
Kendi istediği şeylere ayırmak için, iyimser tahminlerle, yılda 1344,5, günde ise ortalama 3,6 saat kalıyor.
Benim de işim zor kardiş!
Pekiyi. Şimdi benim durumumu ekleyin. Normal bir işin dışında, haftada 2 köşe yazısı. Düşünme, bilgi toplama ve yazma aşamalarıyla, üçerden haftada 6, yılda 312 saat. g.a.g.'m metinleri, haftada 4 saatten 208 saat. g.a.g.'ın çekimleri, haftada 5 saatten, 260 saat.
Etti, 780 saat ekstra!
Ne kaldı? 1344.5-780=564,5 saat. Yani günde 1,5 saat!
Kitap okumak, sinemaya gitmek, arkadaşlarla görüşmek, kocamla ilgilenmek, gezip tozmak, sağlık kontrollerimi yaptırmak, dergi okumak, televizyona bakmak veya öylece boşluğa bakmak için GÜNDE SADECE BİR BUÇUK SAATİM VAR!
g.a.g'a haftada 100-150 arası, reklam köşesine on beş-yirmi, gazetedeki köşemin adresine de otuz civarı e-ınail geliyor.
Asistanım, sekreterim, hatta odam bile yok!
Anlatabildim mi neden herkese cevap yazamadığımı? Şöhret möhret değil yani! Bitkisel hayattayız.
Halinize şükredin ve boş vakitlerin tadım çıkarın.
7 Kasım 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder